22 Ekim 2016 Cumartesi

Day 39 / 39. Swakopmund (Namibia)

Day 39 / 39. Swakopmund (Namibia)

2016.10.10

Acacia ile birlikte son 5 gun…

Sabah kahvaltidan sonra, araclar bizi aldi ve Kalahari Colu’ne dogru yola ciktik, 15-20 dk. sonra coldeydik, malzemelerimizi edindikten sonra, tepelere dogru tirmanmaya basladik. bir yandan sicak, bir yandan esen col ruzgariyla suratiniza carpan kum ve tasidiginiz board, yukari tirmanisi zorluyor. 

Tepeye vardiktan sonra, kaymaya basladik ancak, istediginiz kadar iyi snowboard yapin, sandboardla alakasi yok. Yonunuzu degistirmek de kaymak da zor, tekrar yukari tirmanis en zoru :D 5-6 tur yapiyoruz. Yukari yuruyerek turmanma sebebi ise; bu etkinligi yayginlastirmamak. Swakopmund, national park ilan edildikten sonra, koruma amacli, etkinliklere limit getirmisler. Sandboard icinse, mevcutta yapan firmalara izin vermisler ancak isi kolaylastirici hicbir ekipmana izin yok. Her seferinde, yukariya yuruyerek tirmanmak istmeyenlerin sayiyi azaltacagini ve bunun da bir koruma saglayacagini dusunuyorlar… Bana sorarsaniz, oraya cikip kaymak isteyen kimseyi bu uygulama durdurmaz ;) 

Sandboard uygulamasi 2 sekilde yapiliyor. Biri bizim yaptigimiz, snowboard gibi ve stand-up olarak adlandiriyorlar, ikincisi yuzustu yatarak boardlar uzerinde hizla asagiya kaydiginiz lay-down. Eger stand-up yaparsaniz beraberinde 3-4 tur da lay-down yapabiliyorsunuz. Acikcasi ben onu goze alamadim, yuzustu asagi 60-80 km/saat hizla inme fikri beni korkuttu, oturarak yapabilirdim ancak yuzustu yapmak istemedim, diger alternatifi de hic sunmadilar, aklima sormak gelmedi. Istesem de belimi zorlardi. Onurtan ikisini de yapti, yuzustu kayilanin da fazlasiyla keyifli oldugunu soyluyor. 

Ogleye kadar kaydiktan sonra araclarin yaninda buz gibi bira ve sandviclerimiz bizi bekliyordu, sanirim en keyifli kismi bu oldu :P otele dondukten sonra, kumlarimizdan arinip, biraz dinlendikten sonra, kahve icmek icin ciktik, Village Cafe, gercekten sevimli ve keyifli bir yer, kahvelerimizden sonra, birrseyler yedik gec saatte. Aksama yine digerleriyle birlikte yemek rezervasyonumuz vardi ancak artik yorgunluktan bayildik ve yemekten bile vazgectik…

Colde yapilabilecek bircok aktivite var, quadbiking, off-road safari, sky-diving bunlardan bazilari. Sky-diving’i dogumgunumde Onurtan hediye etmisti ve hava durumundan dolayi henuz atlayamadik, o yuzden burada tekrar yapmaya heveslenmedik. Ogleden sonra icin quadbiking yapabilecegimizi dusunmustuk ama son anda vazgecip, rahat bir ogleden sonra gecirmeye karar vermistik. En dogrusunu yapmisiz :) Col bizi guzel yordu :)


Yarin, Solitaire’e gidiyoruz.

Day 38 / 38. Spitzkoppe’den Swakopmund’a (Namibia)

Day 38 / 38. Spitzkoppe’den Swakopmund’a (Namibia)

2016.10.09

Swakopmund, Atlantik okyanusunun kenarinda, colle birlesen bir sehir. Sehir mimarisi ilginc (artik mimariden bahsedebiliyoruz), fazlasiyla genis caddelerden gecen arac sayisi parmakla sayilacak kadar az, evler ise en fazla dubleks, hepsi renkli oyuncak evler gibi. Varlikli ailelerin bu bolgede yasadigini tahmin ediyorum. Ogle saatlerinde geldigimiz, bu kez Amanpuri Lodge hostelde yatacagimiz, Swakopmund’da, ogle yemegi icin disari cikiyoruz ve sehri dolasiyoruz. Pazar olmasi nedeniyle restoranlar da dahil cogu yer kapali. Deniz kenarinda yuruyuse cikiyoruz, deniz buz gibi, girilmesi mumkun degil ama ciplak ayak yururken bile ayaklarimiz donuyor. Sahilde uzun bir yuruyusten sonra acik bir restoran buluyoruz, Tug restoran. Deniz urunleri harika, haftallardir yedigimiz ayni tip kamp yemeklerimizden sonra cennet gibi :) Et ve tavuktan bikmistik. 

Aksama digerleriyle bulusup, yine aramizdan ayrilacaklar icin, Napoli restoranta gidiyoruz hep birlikte. Burada da deniz urunlerine saldirdik diyebilirim, lezzetler cok iyi ve fiyatlar inanilmaz ucuz heryerde.


Yarin sabah colde sandboard yapma zamani :D

Day 37 / 37. Etosha National Park’tan Spitzkoppe’ye (Namibia)

Day 37 / 37. Etosha National Park’tan Spitzkoppe’ye (Namibia)

2016.10.08

Kizil kayaliklardan olusan tepelerin cevreledigi bir yer Spitzkoppe. Doga muthis, tercih edenlerle, iki ayri kayalik tepeye tirmandik, ilki baya zorluydu, ikincisinde gunu batirdik. 

Afrika’da gun, her yerde baska guzel batiyor / doguyor. 

Gunduz ne kadar sicaksa, gece bir o kadar soguktu, ama issizligin ortasinda gokyuzu yine muhtesemdi, yildizlari en yogun burada gorduk sanirim. 

En ilkel kamptaydik, Spitzkoppe Comunity Kamp, bir tuvalet cukurundan baska hic bir sey olmayan bombos doganin ortasinda… Ilk kez dusumuz ya da suyumuz yoktu. Cole giderek yaklasiyoruz ve iklim bize kendini daha cok hissettiriryor.. 

Yarin Swakopmund…

Day 36 / 36. Etosha National Park (Namibia)

Day 36 / 36. Etosha National Park (Namibia)

2016.10.07

Sabah erken, gun dogumuyla birlikte, game drive’a (safari) ciktik. Bir avlanmaya sahit olur muyuz dedik olmadi, ama Masai sozunu tuttu :D Yavrulari bulamasak da bir aslan surusu bulduk. 8 aslan! Uzunca sure onlari izledik, basta yatiyorlardi ileride, sonra hep birlikte bize dogru yurumeye basladilar, muhtesemdi, 2 erkek 6 disi aslan, truck’in etrafindan, bizimle gozgoze yuruyup gittiler, takip ettik, bekledik ama avlanmadilar :D 36. gundeyiz ve sayisini hatirlayamayacagim kadar cok aslan gorduk, ama oyle bir hayvan ki, hepimiz istisnasiz, gordugumuz tum hayvanlarda heyecanimizi kaybetmisken ve hatta bazilarini gormekten sikilmisken, aslan gormek hala cok buyuk heyecan! Cunku o Kral! He is the king!

Bugun, rhino’ya (gergedan) doyduk, hatta oyle ki, heyecanla gormeyi bekledigimiz rhino’yu gorunce, “aa tamam yine rhino, aslan yok mu?” der hale geldik :D Fillere de oyle yapiyoruz artik :D Simariklik diz boyu :D Gorduklerimiz hep siyah rhino’ydu, beyaz rhino pek gorunmezmis ortalikta, biz de gormedik zaten kendisini :) 

Ogleden sonraki game drive’a (safari) katilmadik, onun yerine, waterhall’da oturup gelenleri izlemek paha bicilemez. Ama once, yine birikmis camasir yiginiyla bir imtihan vermemiz gerekiyor :( 

Neredeyse 2 sirt cantasinin tamamini yikiyoruz elde :/ sonrasinda kendimizi havuza atip, birer soguk birayla serinliyoruz.
Aksam yemekten sonra gece safarisi var :D Olmayan yeri oldurdu Onurtan ve katilabildik. :D Senin yontemi kullandim diyor, yer yok dediklerinde :D “Az once buradan cikan, karimdi, eger yer bulamazsam beni aslanlara atar” demis :D Ogrendi cekirge :D 

Gece safarisine gelince; yine bir av olmadi, yine rhino, oryx, fil ve uzaktan uyuyan aslan gorduk. Fikrimi sorarsaniz, gece safari deneyimi evet guzel ama, gereksizdi. Waterhall’da oturmak cok daha keyifli! 


Donuste gittik baktik ama yine rhino’lar ve zurafalar vardi, onlar susuzluklarini gidersin, bize uyku zamani…

Day 35 / 35. Windhoek ‘den Etosha National Park’a (Namibia)

Day 35 / 35. Windhoek ‘den Etosha National Park’a (Namibia)

2016.10.06

Etosha, en buyuk national park’lardan birisi Afrika’da. Ogleden sonra, Etosha’ya variyoruz, dogruca safariye basliyoruz. Bu kez, kendi Truck’imizla yapiyoruz safari’yi, burada diger overland turlar da kendi truck’lariyla safaride. Sanirim sebep, maliyet diye dusunuyoruz, cunku Maja, sirketin proseduru oldugunu ve kendisinin de bir aciklamasi olmadigini anlatiyor. 

Ve hedefi vuruyoruz ilk Rhino’muzu (gergedan) goruyoruz! :D Etosha, su anda en yuksek sezonunu yasiyor tum hayvanlar icin, ozellikle de bizim big 5’i (buyuk 5’li) tamamlamak icin heyecanla bekledigimiz, siyah ve beyaz gergedanlarin en cok bulundugu bolge, bu donemde ise, gergedanlarin da bolgede en yuksek sezonu :) 

Kisa bir surusten sonra, tam aslanlari ve ilk kez gorecegimiz yavrulari bulmusken Masai, ani bir donus karari aliyor. Arkadaslardan bir kaci yol boyunca hastalanmisti, dun yediklerimize bagladik ama cogunluk saglamdik, rahatsizlananlardan biri, onde Masai’nin yaninda oturuyordu, kotulesince kampa donduk. Masai cok uzgundu :) yarin size o aslanlari tekrar bulacagim deyip durdu tum aksam :) Donmekte hakliydi ama kendini kotu hissetti :) Buradan cikaracagimiz sonuc; yerel hayvanlar, bazi bunyelere dokunuyor, aman dikkat! :D

Kamp yerimiz, Okakuejo. Kapm alani national parkin icerisinde ve hemen sinirinda, bir waterhall (su birikintisi / kucuk golet) var. Vahsi hayvanlar oraya su icmeye geliyorlar, cennete dustuk sanirim :D Karsilarina oturup, tas yigma duvarin ardindan sessizce onlari izleyebiliyorsunuz tum gun ve gece, tripodlarinizi kurup fotograf cekebilirsiniz, cesit cesit, gergedanlar gidiyor, zurafalar geliyor, onlar gidiyor, aslanlar geliyor.. 

Ve biz de, gunu baTirmaya waterhall’a geciyoruz…

Bugun, 3 sene once, Onurtan’in evlenme teklif ettigi gun, benim aklimdan cikmis tamamen, ayin-gunun farkinda degilim :) Dun gece Joe’s Beer House’ dan sampanya almis gizlice Onurtan, Laura saklamis, gormustum siseyi ama aklima bile gelmedi, zaten Laura gostermisti, ‘Mathias’in, benim cantaya atti, tasiyorum' diye soylenerek guzel rol kesmisti :D 

Waterhall’da, muhtesem gun batiminda, rhino’larin (gergedan) esliginde, birlikte kutladik 3. yilimizi :) Planlasak boyle bir aksama denk getiremezdik :)) Gun, surprizlerle ve waterhall’un sessiz ziyaretcilerini izleyerek, bir ruyanin parcasi gibi, huzurla bitti…


Gece, buyuk bir gurultuyle cadirdan firladik! Aslan! Sesi duymanizi isterdim, cadirimiz waterhall’dan uzakta ve aslan da waterhall’dan uzakta, muhtemelen avlaniyordu, ama o kukremeyi duymanizi gercekten isterdim. Neden ona ‘Kral’ dendigini o sesi duyduktan sonra anladik :D Bildiginiz gokyuzunu titretti o kukremeyle! Kostuk waterhall’a ama goremedik, karanlikta biryerlerde avlaniyordu muhtemelen. Aksam uzeri biz dustayken, gelmis waterhall’a bir aslan, su icmeye, herkes izlemis, biz kacirdik :/ onu bekledik tum gece, kendini gostermedi, ama, o kukreme hafizamdan silinmez daha da :)) 

Day 34 / 34. Ghanzi’den (Botswana) Windhoek ‘e (Namibia)

Day 34 / 34. Ghanzi’den (Botswana) Windhoek ‘e (Namibia)

2016.10.05

Merhaba,

Botswana’dan ayrilma vakti.. Bugun Namibia’ya geciyoruz. Ilk durak Windhoek, baskenti.   

Bati’ya ve Guney’e indikce sehirlesme ve medeniyet kendini gostermeye basliyor. Windhoek, bildigimiz sehirler gibi, alisveris merkezi, supermarketi, supermarketlerdeki urun genisligi ve tanidik markalar, insanlar bakimli ve giyimine ozen gosteriyor, kadinlarin arabalari var ve kullaniyorlar :) Evet bu kisim ilgimi cekti cunku, yanlis hatirlamiyorsam, sanirim Botswna- Maun’da da gormustum,  burada da dikkatimi cekti, oncesinde, kadinlarin arac kullanmasini birakin, insanlarin ozel araci olmasi da ilgincti, olanlara ise hurda diyebiliriz. Farkettim ki, belki de sehirlesmenin ve medeniyetin simgelerinden biri olabilir, kadinlarin arac sahibi olmalari ve kendi araclarini kullanmalari... 

Kamp yerimiz, Urban Kamp, guzel, hava cok sicak ama artik genelde sicak suyumuz var kamplarda ve minik kuvet havuzlar :D benim ilgimi ceken kisim sicak su ;)

Aksam, unlu Joe’s Beer House’da yer ayirttik hep birlikte, yemege gidecegiz. Joe’s Beer House’un ozelligi; Zebra, Oryx, Springbox, Kudu, Timsah, Salyangoz vb. tum Afrika hayvanlarini yiyebiliyorsunuz. Afrika’da hayvanseverligim yalan oldu, Zebra yemem dedim ama Onurtan’in tabagindan tadina baktim, ve kendim de Oryx, Springbox ve Kudu yedim. Norvec-Tromso’da Ren Geyigini sirf vicdanim icin yememistim ama yine Onurtan’in tabagindan tadina bakmistim, vicdanli da olsam, merakima engel olamadigim bir gercek. Burada ise mideye goturdum hepsini. Tadlarina gelince; oncelikle, Oryx, Springbox ve Kudu, aslinda geyik degiller ama ben geyikgillerden diyorum onlara, tarif edebilmek icin. Springbox, en begendigimiz oldu, Oryx fena degil, ama Kudu’yu sevmedik, tavsiye etmiyorum. Zebra’ da favorilerden. Onurtan, timsahin tadina bakti ama begenmedi, onermiyoruz. Daha once Zambia’da pizza icerisinde yemistim ben, o fena degildi, cok ozel bir tadi yoktu ama yerim yine olsa, burada ana yemek olarak gelen tabaktan tadina baktiginda hoslanmadi. Salyangoz yaygin burada ama hayatta denemem ;) Ona yorumumuz yok :)


Icecek olarak, South Africa saraplari ve lager biralara devam. Burada Windhoek birasini iciyoruz genelde. Yemekten sonra devam ediyorsaniz Amarula shot’lar olmazsa olmazimiz ;)

11 Ekim 2016 Salı

Day 33 / 33. Maun’dan Ghanzi’ye (Botswana)

Day 33 / 33. Maun’dan Ghanzi’ye (Botswana)

2016.10.04

Ghanzi’de yine yerel bir kamp alanindayiz, cok sicak.. Ghanzi Trailblazers..Dogu Afrika’dan sonra gittigimiz cogu kampta havuz adi altinda minik bi kuvet olarak adlandirdigim havuzlar vardi. Burada’da bizi aracla alip bir havuza gotureceklerdi, girmeye hic niyetim olmasa da, mirin kirin, kamp alaninda sicakta yapacak birsey olmayinca atladik truck’a (kamyonet). Bu kez herkes kamyonetin arkasinda gitmesi gerekirkeghanzi n ben ana kralice modunda on koltukta keyfimi surdum, sagolsun sakatlik :D Neyse havuz diye getirdikleri yer, kaynak suyuyla yapay gol cikmasin mi?Kim tutar beni, sonunda atladim ben de suya :D keyifliydi.. cocuklar gibi sendik!

Aksam uzeri, Bushmen’ menlerle (yerliler) yuruyuse ciktik, sifali otlari anlattilar, geleneklerini gosterdiler. En son bel ve sirt agrisi icin, insanin belini kesip (derin bir kesik) , toprak altindan cikardiklari bir kokle tedaviyi anlatti yasli adam. Belimi gosterdim, korsemle birlike. Kiyamadi. Bakislari acidi bana :) Inceledi, hem belimi, hem korseyi, tercumana birseyler soyledi, cevirmedi. Sordum ne diyor diye; eski zamanda olsaydi keserdim onu demis, ama cevap bekler gibi soruyordu, tercuman cevirmedi ama bana beni kesmeyi teklif etti sanirim adam :D Onurtan atladi zaten; al kes napiyaosan yap diye hemen hatunu satis :D neyse, kestirmem! ama adamcagiz kiyamadi onu gordum! Aksama ates basinda danslarini izledik, herhangi bir salonda sunulmus modern dans gosterisiyle esdeger, yerel danslarindan uyarladiklari gosteri, Kenya’daki gibi turistik 5 dk.lik gorsel show’dan ote izlenesi, keyif alinasiydi. 


Gecenin devami, tum samanyolunu ve dahasini gorebildigimiz, uzerimizden kayan yildizlarin altinda, ates basinda, yudumladigimiz  sarapla devam etti :)

Day 32 / 32. Okavango Deltasi’ndan Maun’a (Botswana)

Day 32 / 32. Okavango Deltasi’ndan Maun’a (Botswana)

2016.10.03

Dumella! (Hi! - Merhaba!)

Sabah gundogumunda safari yuruyusu cok guzeldi, sakin gecti bu kez :D Ardindan kanolarla tekrar yola dustuk, ve bulusma noktasina varinca, delta uzerinde helikopter ile ucmak uzere ucus alanina gittik. 

Okavango Deltasi, harika dogasi var ve ucarak gorulmesini siddetle tavsiye ediyorum. Ama asil olay helikopterle ucmak baska bir tad. Yapmak istedigim seylerden birini daha, Okavango Deltasi’nin unutulmaz manzarasi uzerinde gerceklestirdik ve listeye bir tik daha attik :))

Ucustan sonra bu kez de helikopter pilotlugu ogrenmeye karar verdim :D ama cok paraymis oyle dediler. Ama aklimda deli fikirler; Botswana’ya yerlesip bizim pilot Marco’ya rakip olsam dedim :D olur mu olur, benim aklima yatti :))

Ogleden sonra Delta Rain Sitatunga Kampi’na donus ve dinlenis ;) sabah yoldayiz..

Day 31 / 31. Okavango Deltasi (Botswana)

Day 31 / 31. Okavango Deltasi (Botswana)

2016.10.02

Dumella! (Hi! - Merhaba!)

Botswana’da yerel dil, Setswana.

Oncelikle, bugun babamin dogumgunu, bugun kampimiz yine vahsi doganin ortasinda ve issizlikta. Dun aradim, ama buradan da kutlamak istiyorum, Iyi ki dogdun baba! Iyi ki varsin! Seni cok seviyorum.

Sabah kahvaltidan sonra, bizi, safari araciyla alip 2.5 saat mesafede, Okavanga Deltasi’na, kanolara gececegimiz bulusma noktasina goturduler. Geleneksel kanolarla, nehir boyunca gezerek, Elephant Kamp’a ulastik. Elektrigin olmadigi, vahsi doganin ortasinda, ve simdiye kadar ki en ilkel kampti :) Icerisinde yatak olan hazir cadirlarimiz burada, cadirlarda dus ve tuvalet var ancak, bildiklerimiz gibi degil, ucgen ayaklar uzerinde asili bir ahsap kova ve ucunda ip, ipi cekince su dokuluyor kovadan. Tuvalet ise, dar bir cukur, uzerine bir kutu konmus :D Cadirlarin oldugu alandan onlar olmadan cikmamamizi soyluyorlar, cunku etraf vahsi hayvan dolu, ozellikle de filler.

Ogle yemegimizi yiyip, dinlendikten sonra, biraz ileride yuzmeye ve kanoyu kullanmayi denemeye goturuyorlar, isteyenleri. Gidiyoruz, bizden once filler var, diskilarini birakip suya cikiyorlar, tabi ben girmedim ama son olarak ayaklarimi soktum :D Benim disimda herkes girip diskilarla birlikte yuzdu :D Ve yine belim nedeniyle, merak etsem de kanolarla oynamadim :) Aksamustu ve yarin sabah cikacagimiz safari yuruyusu icin, bir sure daha sakin takilip, belimi dinlendirmem gerekiyor. 

Botswana cok sicak, 40 dereceler civari.. Aksam gun batmadan 3 guruba ayrilip, onde ve arkada birer yerel rehberle safari icin yurumeye basladik. Oncesinde, bazi isaretler gosterip, sessiz kalmamiz ve ondeki rehberimiz ne derse, ne isaret ederse yapmamiz ve o soylemedigi surece panige kapilip kacmamamizi, aksi takdirde hayvanlara yem olabilecegimizi anlattilar. Dustuk yola, 10 dakika gecmedi ki, karsidan gelen fili gorduk, uzaktaydi, ama onde giden yasli rehber Jakcon, beklememizi soyledi, sessizce ve hareketsizce bekledik, sonra, arkadaki genc rehber Willis, geri geri adim atmamizi soyledi, biz herseyin normal surecinde oldugunu dusunuyorduk. Biz gerilerken fil kosmaya basladi. Bir sure geriledikten sonra, Willis’in “kosun!’ talimatiyla ve Jackson’in da onaylamasiyla, hepimiz kosmaya basladik, ben sakatlanan belimle yurumekte zorlanirken, kosamiyordum, tum gucumle kosmaya calissam da arkada kaldim, Onurtan sesleniyor ama onden kosuyordu, bir anda geri dondu beni almaya ve yuzundeki ifadeyi gorunce anladim ki, fil ensemde! Son gucumle once, bir caliligin ustunden, ardindan bir cukurdan atladim. Belim dayanilmaz hal almisti, digerleri coktan uzaklasmistilar, yasli rehber Jackson’in ani sola donusuyle, digerlerini birakip onu takip ettik, agacligin arasina saklandik ve dondukten sadece 1-2 saniye sonra filin onumuzden, gittigimiz yonde kosusunu izledik. Ucuz kurtulmustuk, Onurtan, ben ve Jackson. Fil uzaklastiktan sonra digerleriyle bulustuk. Hepimiz korkmustuk, buyuk tehlike atlattik ancak yine de, bunun olagan oldugunu dusunduk. Sonradan ogrendik ki; bu olagan degilmis, genc rehber Willis panige kapilip, bizi tehlikeye atmis. Normalde filin yolunda durmamak gerekiyormus, eger kacacaksan 90 derece saga ya da sola donmen gerekiyormus, bizim son anda yaptigimiz hareket buydu, eger donmeseydik kurtulmamiz mumkun degildi ama asil sorun, fili kizdiran sey sanirim bizim onun yolunda ve hareket halinde olmamizdi, dusman olarak algiliyorlar. Willis, geri yuruyun dediginde, filin kosmaya baslama sebebi ve biz kosusunca dogrudan ustumuze saldirma sebebi de bu. Tehlikedeydik ama hersey gecince, unutulmaz bir maceraydi, biz cok keyif aldik :D 2.5 saatin ardindan, diger 2 grup, sakin sakin hayvanlari uzaktan gorerek geri donmuslerdi, bizse cok heyecanliydik, anlatacak bir hikayemiz vardi. Zaten zayif sezon nedeniyle pek hayvan yok etrafta, birkac zurafa, birkac impala, birkac fil. Gunumuz renklendi :))
Harika gun batimini izleyerek kamp alanina geri donduk. Yemekler cok iyiydi, aksam ates basinda, issizligin ortasinda, ustumuze yagan yildizlari izleyerek dinlendik.


Sabah gundogumunda, tekrar safari yuruyusu…

Day 30 / 30. Maun (Botswana)

Day 30 / 30. Maun (Botswana)

2016.10.01

1 ayi geride biraktik!

Ogle saatlerinde, Maun’daki kampimiza ulastik. Delta Rain Sitatunga Kampi, rahat bir kamp alani. Sicak suyu, ufak bir havuzu, calisan interneti ve genis bari sayesinde herkes kendince dinlendi. Ayni zamanda enduro yarislari ve odul toreni vardi, yarisanlar, esi-dostu, kampcilarla birlikte ciddi anlamda kalabalikti ve barda oturup yazdiklarimi paylasirken farkettim ki, kalabalik insan sesini unutmusuz.. Demek ki tatil gercekten ise yariyor :)


Yarin, Okavango Deltadaki kampa goturecekler bizi…

Day 29 / 29. Gun - Chobe’den Elephant Sand’e (Fil Topraklari) (Botswana)

Day 29 / 29. Gun - Chobe’den Elephant Sand’e (Fil Topraklari) (Botswana)

2016.09.30 

Filler ulkesi!

Ogle saatlerinde Elephant Sand’a ulastik ve resmen buyulendik :D Kamp alani, Elephant Sand Lodge, vahsi fillerle doluydu. Cadirlarin arasinda dolasiyor, tuvaletlerde arkanizdaki pencere acikligindan bakiyorlar. Bar ise fil manzarali :D Butun gun barda oturup karsimizdaki filleri izledik. Arada ustumuze dogru geliyorlar ancak, bar sinirinca koyduklari ufak demirli taslari gecemiyorlar. Ayaklari yumusak oldugu icin o taslara basamiyorlar. Bambaska bir dunyadaydik gun boyunca :) 


Aksam ates basinda yemek yerken, biri arkadan yaklasmis, biz gormedik bile, Masai elindeki sopayla kosup kovaladi :) Her an her sey olabilir :) T.I.A.  

Day 28 / 28. Gun - Livingstone’dan (Zambia) Kasane’ye (Botswana) ve Chobe’ye (Botswana)

Day 28 / 28. Gun - Livingstone’dan (Zambia) Kasane’ye (Botswana) ve Chobe’ye (Botswana)

2016.09.29

Selam!

Onumuzdeki birkac gun, sansimdan, yollar kisa surecek… Otobusun onunde, koltugun on tarafina, yere yatabilecegim bir loca yaptik ve yolculuga bu sekilde devam edebilecegim. Her gecen gun daha iyiye gidiyorum, ama yine de yol gozumu korkutuyor… Zambia’da isbolumune ara verilmisti. Bugun, yeniden is bolumu yapildi ve herkes ortak kararla beni listeye eklememis, kendimi kotu hissetsem de, anlayislari icin mutluyum…

Botswana sinirinda, ilginc ve bir o kadar sacma bir uygulamayla karsilasiyoruz. Botswana icerisinde tum sehir girislerinde ayni uygulama devam edecek. Bakteri tasinmamasi adina, tum ayakkabilariniz, bir kap icerisindeki dezenfektanli paspasa bastirip geciyorsunuz. Gunlugu, gunler sonra Namibya’da yaziyorum ve simdi farkediyorum, sanirim hic fotograf cekmemisim, neden sacma oldugunu ancak fotografla anlatabilirdim… 

Namibia, Zambia ve Zimbabwe ile birlikte ortak deniz sinirina sahip Botswana’ya feribotla geciyoruz, Afrika’nin en zengin ulkesi… Bundan sonraki yolculuklarimiz daha rahat gececek. Rotaya Kenya’dan baslamak en mantikli kararmis. Yorgunlugunuzla birlikte, ulkelerin komforu da artiyor ve zorlanmiyorsunuz. 
Kasane’de ki kampimiz Thebe River Lodge. Ogleden sonra, Chobe National Park’da once safari araciyla game drive yapip, ardindan Chobe Nehrinde tekneyle safari yapacagiz. 

Botswana icin dusuk sezondayiz ve cok fazla cesit hayvan goremiyoruz. Bolca fil var, filler ulkesi diyebiliriz botswana’ya. Hipopotamlar, timsahlar, kudu lar (bir tur geyik cinsi o da), arada birkac zurafa, zebra, impala, bolca kartal (fisheagle)… Buyukler yok malesef…  

Nehir safarisinde ogrendiklerimiz ilgincti. 

Mesela; timsahlarin beyinleri zehirliymis ve koyluler, birini oldurmek istediklerinde, timsah avlayip, beynini cikarip, kurutup, ezerek toz haline getirip, oldurmek istedikleri kisinin yemegine katiyormus. 

Hippopotamlar, en tehlikeli ve saldirgan hayvanlar. Liderleri, kiz yavrusu olursa yasamasina izin veriyormus, eger erkek yavrusu olursa olduruyormus, kendisini oldurup yerine gecmesin diye. Liderin esi, bu yuzden dogum zamani yaklasinca, caktirmadan gozden uzak biyere gidip doguruyormus ve erkek yavrusu olursa guclenene kadar onu orada buyutuyor, digerlerinin yanina gidip gelerek gizlice besliyormus. Eger lider erkek bunu farkeder de yavruyu bulursa yine olduruyor ama bulamazsa erkek yavru guclenince gelip, babasini oldurup lider oluyormus. Bildigin Osmanli yani :D 

Buffalolar aslinda ormanin gercek kraliymis. En guclu hayvan onlarmis. Ne aslan, ne fil, ne hipopotam, hicbiri yetiskin bir Buffalo’yu deviremezmis. Aslanlarin avladigi Buffalo’lar, henuz guclenmemis genc Buffalo’larmis.
Hayvanlar alemi bugunluk bu kadar :D


Yarin Elephant Sand’e (Fil Topraklari) gidiyoruz.

Day 27 / 27. Gun - Livingstone / Victoria Falls (Zambia)

Day 27 / 27. Gun - Livingstone / Victoria Falls (Zambia)

2016.09.28

Gunaydin :D 

Dolu dolu bir gun!

Daha iyi hissediyorum ve Devils Pool icin hazirim, umarim yer bulabilriz.
Normalde, planimiz ilk gun dinlenip, 2-3. gunler aktivitelerimizi yapip, son gun Zimbabwe’ye gidip donmekti. Tabi benim sakatliktan sonra planlar degisti. Bugun eger Devils Pool’u yapamazsak, yarim gun Zimbabwe’ye gidip, ogleden sonra koprude sliding yapip, ardindan microlight’la ucmak planimiz. Sliding’i yapmaya karar verdik, cunku, belimi cok zorlamayabilecegini dusunduk, cift olarak yaparsak, arkadan Onurtan’dan destek alirim ve rahat gecer diye dusunuyorum.

Ve, Royal Livingstone Hotel’e gidip, Devils Pool’a goturen ekiple konustuk. Once yer yok dediler. Ama ben durur muyum, acindirdim kendimi, ve epey ugrastan sonra hopp ogle saatlerinde ayarladilar bize yer :D Malasef gunumuzu boldugu icin Zimbabwe’den vazgecmek zorunda kaldik ama olsun. Koprude, yolun bir tarafi Zimbabwe, diger tarafi  ise Zambia, ayak basmis sayilirim Zimbabwe’ye de :D 

Mutluyum! Devils Pool harikaydi! Ve, donuste zorlasa da, tamaminda rahat yuzebildim, sikinti yasamadim :) Adada yedigimiz ogle yemeginin ardindan, otele donduk ve hizla kopruye gectik.

Microlight’tan once, sadece 30 dk. zamanimiz vardi, hizla slidinge kayit yaptirirken, bizi tarttilar ve 8 kilo farkla, agir geldigimiz icin birlikte yapamayacagimizi soylediler :/ hadi bakalim, aldigin kilolara mi yanarsin, sliding yapamadigina mi :( Tek basima yapmayi goze alamadim belim yuzunden, riske atmak istemedim ama aklim kaldi.. Onurtan’da tek basina yapmak istemedi.. 

Ve asil olay; Onurtan, Bungee Jumping’e heveslendi :) Microlight ucusu icin shuttle bizi kopruden alacakti ve sadece 20 dk.miz kalmisti. Hem, yukseklik korkusu var, hem de bu benim hayalimdi, ben yapamayinca yapmak istememisti (esas sebep bence yukseklik korkusu ;D gerisi bahane :D). Yapmak istiyorsa yapmadan gitmemesini soyluyorum 3 gundur, zaman daraliyordu, en azindan git ve atlamak istemezsen birak don dedim, onemli olan oraya cikmak, orada ol! Son dakikada atlamaya karar verdi :D neyseki kimse yoktu sirada, kosarak gectik kopruye, hizla tum ekipmanlari bagladilar, bir yandan cok korkuyordu bir yandan korkmaya zamani yoktu :D Ve 5’ten geriye saydiklarinda cabucak atladi! Ben bu kadar hizli atlayamazdim sanirim! Yapti evet, cok kiskandim :/ ben de orada olmaliydim :/ ama neyseki yapmadan gitmedi.. Sonrasi daha komik :D kosarak kopruden yukari cikti ve saniye durmadan kosarak shuttel’i yakaladi.. simdi benim siram :) microlight’a gidiyoruz.

Onurtan yine malum yukseklik korkusu sebebiyle microlight tercih etmedi ama benim microlighti tercih etmeme sebep oldu :) basta selale uzerinde helikopterle ucmak istiyordum ama sonra microlight’a karar verdim, iyi ki de vermisim!

Harika bir duyguydu! Ucabildigini hissetmek! 15 dakikalik bir ucus, tum Livingstone uzerinde ve selalenin Zimbabwe tarafinda uctuk. Selale zayif sezonda olmasina ragmen, muhtesem manzaraydi. Ama asil guzel olan, havada suzulmekti :) Bugune kadar yaptigim adventure aktiviteler icerisinde en keyiflisiydi diyebilirim :)

Ve gunu mutlu bitirdim! :)

Bu aksam, sehir merkezinde yemege gidiyoruz grupla beraber. Aramizdan yarisiyla, yarin sabah yollarimiz ayriliyor, onlara veda edecegiz… Cok guzel arkadasliklar kurduk son 26 gunde, dunyanin farkli yerlerinden… Tara’nin ayrilirken, yenilerin isimlerini bilmiyorum henuz dedigimde, ogrenmene hic gerek yok Eda, bence hic sorma demesi, onlar yerine baskalariyla seyahat edecegimiz icin duydugu sevimli kiskanclik, hala yuzumu gulduruyor :)) Hic tanimadiginiz 17 insanla, 26 gun, 24 saat, bir hayat deneyimini paylasiyorsunuz ve kalanlarla 43 gunu tamamlayacagiz. 

Ayrilanlar, Johannesburg’a devam edecek ve biz, yeni katilanlarla birlikte, Cape Town’a dogru yol alacagiz :)

Sakatlandigim donem, bahsetmistim Evrim ve Melis’ten. Afrika’daki overland turlar tarihinde ilk Turk biziz. Ancak, ilginc olan bizim disimizda bir turk cift daha vardi ve ayni turdaydik :D Ilk gun listede isimlerini gorunce cok sasirmistik, onlar da ayni seyi dusunmus :) Ve soforumuz Masai, 2. haftanin sonunda, sohbet ederken, 20 yildan fazladir bu turu yapiyorum, ilk kez Turk gordum dediginde, bizi Evrim’lerle birlikte geldik saniyordu, burada tanistik, tamamen tesaduf dedigimizde inanamadi :D Artik bana sorarlarsa, Turk’lerin neye benzedigini biliyorum, diyor hep :D Evrim ve Melis 6 aydir geziyorlar, Afrika son duraklari, Onlarla da yolumuz burada ayriliyor, Johannesburg’a dogru yol aldilar…

Sabah, acisiyla tatlisiyla Livingstone’a veda… Seninle bugun baristim Livingstone, dargin ayrilmiyorum!


Day 26 afternoon/ 26. Gun ogleden sonra - Livingstone / Victoria Falls (Zambia)

Day 26 afternoon/ 26. Gun ogleden sonra - Livingstone / Victoria Falls (Zambia)

2016.09.27

Gune devam..

Ogleden sonra Onurtan donunce, sehre indik, camasirlari bu kez laundry ye verdik, beklerken gordugum bir kuafore girip saclarimi ordurdum :) Saclarimi oren Chini, Zambia’nin yerel mezesi olan Nshima’yi bulabilecegimiz yerel bir restoran tarif etti. Yurume mesafesinde, gittik bulduk, ama restoran demeye bin sahit ister :D arada bir yerde, depo gibi bir baraka, mutfak denilen sey baska bi depo, bombos, mutfak olmasi icin hicbirsey yok, yerde birkac kazan, atesin ustunde pisiriyorlar. Pislik dizboyu. Onurtan’la birbirimie baktik ve yemeye karar verdik. Iste simdi gercek Afrika’dayiz. Aldigimiz yemeklerin bir kismini yedik, bir kismini yiyemedik, nhsima aranip bulunup yenilesi birsey degilmis ama cok keyif aldik. Bizler icin izole edilmemis, ya da avrupa usulu kafe /restoran disinda, yerelin de dibini gordugumuz yerde yemek cok keyifliydi. Ve zehirlenmedik, hayattayiz! :D gun guzel bitti :)

Benim Devils Pool olayi, megerse normalde botla gidilen kismi 20 dk.lik trekingle gecildigi baska bir aktiviteymis ama 20 dk. bu durumumla kayaliklar arasinda yurumem imkansiz. Malesef rezervasyonlari tamamen dolu. Yarin, botun hareket ettigi otele gidip sansimizi deneyecegiz. :/

Aksam, gunu, kampta, Zambezi nehri  kiyisinda, Zambia’nin en iyi birasi Mosi ile batiriyoruz… Iyi geceler…

1 Ekim 2016 Cumartesi

Day 24-25-26/ 24-25-26. Gun - Livingstone (Victoria Falls - Zambia)

Day 24-25-26/ 24-25-26. Gun - Livingstone (Victoria Falls - Zambia)

2016.09.25-26-27

Kotu sans / Bad Luck

T.I.F.A. (TIA is upgrade with F: “This is fucking Africa”)

Selam, 

Kotu sans pesimi hic birakmaz… Son 3 gundur, internetim olmasina ragmen hicbirsey paylasmiyorum, cunku oncelikle iyi oldugumdan ve yolculuga devam edip edemeyecegimden emin olmak istedim. Oncelikle, panige izin vermemek icin soyluyorum, su anda cok iyiyim! ve hersey yolunda! 

Sirtimda ve belimde fitik oldugunu bir kisminiz biliyor. Ancak, fitiktan dolayi, hareket edemeyecek hale gelinen o beldeki kilitlenme, ilk kez basima, Victoria Falls’a adim attigimizda geldi. Sabah 5’te yola ciktik ve tahminlerinden erken, ogle saatlerinde Livingstone’a vardik. Selaleyi gorebilecegimiz Mosi Oa Tunya ormaninda yuruyus yapip, heyecanla 20 dk sonra kampa ulasip, aktivitelerimiz icin rezervasyon yapmayi beklerken, sicaktan ve yorgunluktan dizlerimin uzerine cokerek bekledim truck’imizi ve ayaga tekrar kalkarken belimde bir sey atti ve kilitlendim. Bacaklarimi kullanamiyordum. Bir yandan acidan, bir yandan sinrilerim bozuldugu icin kendimi tutamayarak, gectigimiz ve onumuzdeki birkac senenin gozyasini dokmus olabilirim 2 gun boyunca :) 

Gezinin basindan beri bekledigim bu andi! Victoria Falls’da bungee jumping yapmak! Atlarken ya da rafting yaparken ya da Livingstone’dan sonra olsa, bu kadar uzulmezdim, en azindan birseyler yaparken olurdu ama bu gercekten sinir bozucu. Tek iyi yani, 4 gun buradayiz ve dinlenip toparlanma sansim var, cunku bu halde truck’la yolculuk yapmam imkansizdi. 

Evrim ve Melis, sagolsunlar, cok yardimci oldular. Soforumuz Masai, Mathias, Tara ve digerleri de.. Hareket edemedigim icin, Truck’a bindirilmem zor oldu, neyseki kisa mesafeydi ve sarsintiya ragmen, yerde yatarak olabilecek en rahat sekilde geldim… Hareket ettirildigim anlardaki aciyi fiziksel olarak tariflemem mumkun degil ama asil problem, gezinin devamini bile getiremeyecek olmak, duygusal olarak beni mahvetti.

Ilaclarla ve dinlenerek, 2. gun minik adimlarla ve biraz daha hafiflemis aciyla yuruyebilmeye basladim. Ve umutlandim :) Son gun, biraz daha toparlayabilirsem, en azindan, Victoria Falls’da, Devils Pool’a gidebilmeyi umarak moral depoluyorum, bir yandan sessizce gozyaslarima hakim olamazken, bir yandan iyilesebilmek icin, kendi basima hareket etmeye zorluyorum ve her yeni adimda gercekten mutlu oluyorum. 

Kendi basima kalabilecegimi hissedince Onurtan’dan Victoria Falls’da, Devils Pool’a gitmesini istedim. Basta kabul etmedi ama bu beni daha da cok uzuyor. Alt tarafi 2-3 saatlik aktivite ve yatmaktan baska birsey yapmayacagim, hic degilse o yapmali! Insan hayatinda kac kere yapar ki boyle bir geziyi… Sonunda kabul etti ve heyecanla dondu, cok zor olmadigini ve son gun birlikte tekrar gidebilecegimizi soyledi, “en azindan orayi gormeslisin”. Hayali Eda’yla birlikte fotograflar cektirmis :) Bicirik ingiliz kizkardesler kosup bana ondan once soylediklerinde yine o gozyaslari durmadi yerinde tabi.. :) 

Ogleden sonraysa; herkes Bungee Jumping, sliding ya da gorge-swing yapmak icin kopruye gidecekti.. Yuruyebiliyorken, gidip en azindan izlemek istedim, orada olmak istedim.. Sanirim, su son 2 gun, durdugum yerde kendiliginden suzulen gozyaslarimla bir tank dolabilirdi… Kendimden utaniyorum ama emin olun ben aglamiyorum, onlar kendiliginden akiyor :/ 

Kopruyu yururken, belim biraz daha acildi sanki ve daha rahat yurumeye basladim.

Ve bugun; Bugun dik durabiliyorum ve yavas ama daha rahat yuruyebiliyorum. Agrim hafif var, ama onceki gunlerle kiyaslanamaz ve agri denilemez durumdayim.:) Kamp alanindaki herkes uzulerek beni takipte ve hic farketmedigim insanlar, 2 gun icindeki iyilesme surecimi heyecanla paylasiyor :) Bu insanlar beni mutlu ediyor :) Koprude; bungee jumping yaptiran cocuklardan biri beni gordu ve kosarak yanima geldi; dun seni yerde yatarken gormustum, simdi yuruyebiliyorsun diye heyecanla anlatiyordu, tabi bende yine yanaklardan o yaslar suzuldu :D onlar bitmiyor, onlar istisnasiz suzuluyor yanaklardan :D

Bugun (27.09); tam gun rafting yapmakti planimiz, tabi Onurtan yine gitmek istemedi. Son anda, sabah shuttle hareket etmeden, en azindan yarim gune ikna ettim. Ogleden sonra yanimda olacak. Ve guzel haber; yarin sabah Devil’s Pool’a rezervasyonumuzu yaptirdim. Yer kalmamisti ama benim icin ozel olarak ayarladilar :) yoksa yine geliyordu gozyaslari yanaktan :D Ogleden sonra ise, Microlight’la selale uzerinde ucacagim. 

Hayalim olan, selaleden Bungee jumping’i gerceklestirememis olsam da, en azindan hicbir sey yapmadan ayrilmiyorum Livingstone’dan :D Daha da onemlisi, yolculuga devam edebilecegim! Ve bir gun, sirf o kopruden atlamak icin geri donecegim Victoria Falls’a!

Son olarak, aileme birkac not; beni merak etmeyin, eger merak edilecek durumda olsaydim, bu kadar detayi paylasmazdim :) Kabul ediyorum, ilk 2 gunum cok zordu ama artik gercek anlamda iyiyim! Ve sizleri cok seviyorum… :) 

Bu arada, 2 gun once, seyahatimizin yarisini tamamladik ve onumuzde 24 gunumuz kaldi… Bizim icin bol sans dileyin, ve iyi dileklerinizi eksik etmeyin! :)

Bu kadar seyin arasinda, Livingstone kampimizdan bahsetmedim :) Waterfront, kampimiz. Kamp acisindan sansliyim, simdiye kadar ki en rahat kamp yerimiz, yapacak bircok seyim var, digerlerini beklerken zamanimi degerlendirebiliyorum. Zambezi nehrinin kenarinda, guzel bir manzaraya hakim. Su anda, bu notlari havuz kenarinda, etrafimda maymunlar yaramazlik pesinde kosusturken yaziyorum. Etrafi sessiz buldular ve cadirimizdan, mutfagimizdan neyi calabilirizin pesindeler :D Evet, herseyinizi caliyorlar ve cok dikkatli olmaniz gerekiyor. Ayrica size yaklastiklarinda kovalamaniz gerekiyor cunku agresifler ve isisrir ya da tirmalarlarsa kuduz tasiyabilirler. Ama cok sevimliler :D Bir yandan yazip, bir yandan herseyi kurcalamalarini izliyorum :)) Maymunlar disinda, fillerin de cevremizde olabilecegini soylemislerdi ancak henuz gormedim.

Zambia ve Zimbabwe’deki bir diger konu ise; yolda yururken her turlu vahsi hayvanla karsilasabilirsiniz ve bu nedenle, heryere taksiyle gitmeniz gerekiyor. Ve bilgi icin; guvenlik adina, Mavi taksileri oneriyorlar… 

Simdi, biraz daha dinlenme zamani… Ogleden sonra sehre inmek icin ve yarina bolca enerji toplamam gerek ;))

Kendinize iyi bakin…

Day 23/ 23. Gun - Chipata’dan, Lusaka’ya (Zambia)

Day 23/ 23. Gun - Chipata’dan, Lusaka’ya (Zambia)

2016.09.24

Selam,

Lusaka, Zambia’nin baskenti ve gordugumuz su ki, burasi dogu Afrika’dan cok farkli. Normal bir sehir Lusaka, ve insanlarin durumu burada daha iyi. Kamp yerinde aksam Maja ve Masai, Livingstone’dan once bizimle son konusmalarini yaptilar. Ve ayni seyi soylediler, turun zorluk derecesinin tamamen degisecegi nokta Livingstone. Dogu Afrika’da ki yoksulluk ve yokluk Bati’da ve Guney Afrika’da olmayacak. Yolculugun en zorlu kismi Dogu Afrika. Bati’da ve Guney’de ne ararsaniz bulabiliyorsunuz ve cok daha guvendesiniz ancak Bati’da bir market bulmak icin kilometrelerce yol gidip, su vb. stok yapiyorduk. Yine de onlar hepsinin konumunu bildikleri icin bir sikinti yasamadik ama kendi basimiza yolculuk etseydik, daha zorlu gecebilirdi.. Kisacasi. tura Guney’den degil de Bogu’dan baslamak, daha mantikli. Yorgunlugunuzla birlikte yolun zorlugunun azalmasi, bu tempoda 50 gun icin muhtemelen bizi rahatlatacak.

Lusaka’s gelince; kamp alanimizda Zebralarla birlikteydik, cadirlarimizin arasinda dolasip, voeybol sahasinda oynayalim diye bizi bekler gibiydiler :D arkadan fazla yanasmamak gerek, tekme atabilirler ve tekmelerinin sizi yaralayabilecegi soyleniyor ancak cadirdan cikip tuvalete yururken karsiniza 3 zebranin cikmasi paha bicilemez :D Zurfalarin da olabilecegini soylediler ancak onlar gelmedi. Zurafalardaki tehlike ise onden tekme atmalari, ve oldurucu darbe olabilecegi. On ayaklari cok guclu ve bir aslani bile alt edebilir.


Yarin Livingstone’a (Victoria Falls/ Victpria Selaleri) gidiyoruz… Show must go on! 

Day 22/ 22. Gun - Kande Beach’ten (Malawi), Chipata’ya (Zambia)

Day 22/ 22. Gun - Kande Beach’ten (Malawi), Chipata’ya (Zambia)

2016.09.23

Merhaba, 

05.00’da ciktik ve tam gun yoldayiz. Zambia’ya gecisimizi yaptik. Zambia gectikten sonra, yollar duzeldi. Ilk duragimiz, Chipata. Aksam uzeri kampa vardik, dinlendik ve oce Lusaka, sonrasinda Livingstone’a (Victoria Falls/ Victoria Selaleleri) varmak icin tekrar 05.00’da yola cikacagiz ve yine tam gun yol surecegiz. Victoria Falls’ icin heyecan dorukta! Tum extreme aktivitelerimiz orada ve hayalim olan Selale’deki kopruden Bungee Jumping’i yapacagiz. Yukseklik korkusuna ragmen Onurtan’da yapmaya karar verdi. Yapmadan gidilmemesi gerekn sey. Cok fazla aktivite var ve ciddi bir butce ayirmak gerekiyor. Tum ayarlamalarimizi burada yapacaklarimiza gore yaptik. Bizim tercih ettiklerimiz; Bungee Jumping, Victoria Falls’un aktigi Zambezi nehrinde tam gun Rafting, Selalenin tepe noktasinda Devil’s Pool (Seytan Havuzu) olarak adlandirilan kisimda yuzmek ve selale uzerinde Microlight ya da helicopter’le ucmak. Bu ikisinden hangisini yapacagimiza orada karar verecegiz. Victoria Falls, hem Zambia tarafinda, hem Zimbabwe tarafinda, herkesin ekstrem sporlar icin geldigi durak. 4 gece 3 gun oarada olacagiz ve ilk 2 gun aktivitelerimizi yapip, son gun gruptan bir kac kisiyle birlikte, gunubirlik Zimbabwe’ye gecmeyi planliyoruz…

Day 21/ 21. Gun - Kande Beach (Malawi)

Day 21/ 21. Gun - Kande Beach (Malawi)

2016.09.22

Kande Beach’deki kampimiz da Avrupalilarin sahibi oldugu bir kamp yeri, fakat Eddie’yle sohbet etme istegimizi, onlarla hissetmedik. Daha cok isletme mentiginda calisan ve cok ortakli insanlardi. Ama asil neden, sanirim bunyemizin artik sadece tam gun sahilde dinlenme ihtiyaciydi. Gole girdik, sanirim ben ilk kez golde yuzdum, cok da gerekli degilmis ama Lake Malawi’ye (Malawi Golu) girmeden donmedik :D 

Malawi’nin cocuklari cok cana yakin. Dar Es Selam’dan sonra, Mikumi’den (Tanzanya) itibarem Chitimba’ya (Malawi) kadar, insanlar fotograflarini cekmemize kiziyorlardi. Malawi’de yeniden dost yuzler gormek guzeldi. Aksamustu, sahilde fotograf cekmeye ciktim ve cocuklarin hepsi etrafimda poz verip eglenmeye basladilar :D Gordukleri manken fotograflarindaki gibi poz vermeye calisip, fotografi gosterdikten sonra cok egleniyorlar :D Ama bana poz vermezken yakaldiklarim gercekten degerli fotograflar oldu bana. Oncesinde Onurtan sahilde, kosmaya gitmisti, kosarken tum cocuklar pesine takilip onunla birlikte kosmuslar :D Kendimi Rocky Balboa gibi hissettim diyor :))) Birlikte epeyce zaman geridikten sonra Haribo’larimizi ve balonlarimizi dagittik. Sonrasinda da okula gidenlerle, Richard’in biraktigi defter ve kalemleri paylastik. Hepsine tepkileri can yakiyor, bu kadar kucuk seyler onlar icin o kadar buyuk ki. Defter ve kalemlere gosterdikleri tepkiyi ozellikle gormenizi isterdim. Malesef hepsine yetecek sayida yoktu elimizde, alamayanlarin yuzundeki ifadeyi gorunce, insan istiyor ki keske hepsine yardim edebilsem… Alt tarafi 1 kursun kalem.. Onlar icinse, dunyalar demek.. 


Yarin sabah 05.00’da yola cikiyoruz ve Malawi’yi bitirip Zambia’ya geciyoruz. 
Day 20/ 20. Gun - Chitqimba’dan Kande Beach’e (Malawi)

2016.09.21

Kande Beach’den merhaba. Yolculuklarimiz hergun ve uzun olunca yine yorucu bir yolculuktan sonra Kande Beach’deyiz. Ek aktivite yapmadan rahatlayabilecegimiz, guzel bir mekan. Ogleden sonrayi sahildeki barda tembellik yaparak geciriyoruz. 

Bu arada, daha once bahsetmedigim birsey; Afrika’da, “bar”a “poison room" (zehir odasi) diyorlar :D 


Cok fazla sinek olmasina ragmen, bocekler acisindan Chitimba’dan cok daha az. Ilginc olani, her ikisi de ayni golun kiyisi. Ve gece gole girmemeiz konusunda her yerde uyari asili, timsahlar gece geliyorlar :D Yarin sakin ve keyifli birgun bizi bekliyor…

Day 19 / 19. Gun - Chitimba Beach + Livingstonia (Malawi)

Day 19 / 19. Gun - Chitimba Beach + Livingstonia (Malawi)

2016.09.20

Sabah 06.00’da tirmanisa basladik. 16 km tirmandik ama cok zorlandigimi itiraf etmeliyim. Ama sonunda, zirvedeki manzara ve selalede gecirdigimiz zaman guzeldi. Donuste bizi araclarla indireceklerdi aancak 2 arac geldi ve bir kismimizin aracin arka kasasinda inmesi gerekiyodu, keyifli olacagini dusunerek sirt agrimi da dusunmeden heveslendim, Onurtan’i da pesimden surukledim :D Yolun yarim saat surecegini dusunmustuk ama 1.5 saat ve dag tas bayir yoldan indik.. Kisacasi mahvolduk, bir kez daha boyle bir fikirle gelirsem birileri beni sarssin!

Kampta ancak yorgunlugumuzu attik ve gole girme isini Kande’ye biraktik. 
Eddie,yerel cocuklar icin kamp alaninin disinda ama girisinde yerler yapmis ve orada yaptiklari takilarla ahsap islerini satiyorlar. Bir duzen getirmis ve kamp alanina girmiyor ama kapi onunde islerini yapiyorlar. Hepsine cocugu gibi davraniyor ama bu iceri alinmama olayina icerlemisler. Tum iyiligine ragmen, irkcililk yaptigini dusunuyorlar, bunun gereklilik oldugunu anlayamiyorlar. 
Benten bana bilezik yapan cocuk, okula gidiyor ve bir yandan bu bilezikleri yaparak gecimini sagliyor. Bilezikleri yapmayi bir adamdan ogrenmis, kendisine ogretmesini istemis ama adam ogretmemis ve 3 ay boyunca hergun yanina gidip onu izleyerek ogrenmis, simdi indan daha iyi yapiyorum diyor. Karanlikta fenerlerimizle isik tutuyoruz, cunku isiklari yok ne evlerinde ne burada ve karanlikta yaptigi isi bitirmeye calisiyor. Bilezigi almadan parasini verirseniz kabul etmiyor, bu benim isim diyor. Bizden fenerlerimiz istedi ancak veremezdik, kullaniyoruz. Malawi’de takas cok yaygin. Coraplariniza karsilik el islerinden alabilsiniz. Neden corap diye soruyoruz Masai’ye, herseye ihtiyaclari var ama tsortunuzu birakacaginizi dusunmedikleri icin, en kolayi corap istiyorlar diyor. hala onumuzde 1 ayimiz var, kendimizinkileri veremedik ancak, elimizde ucakta dagitilan 2 adet corap ve kulakliklar vardi, kiminde telefon ver ve hediye ettik, coraplari da hediye verdik biz ve aldiklarimizi para ile aldik. Zaten lafi edilmeyecek paralar cunku. Benten’a geri donersek; o ve arkadasi bize, bizim cok iyi insanlar oldugumuz soylediler, kimse onlarla konusmuyormus bile, bizden uzak duruyorlar  dediler, siz yanimizda oturup bizle sohbet edip bize isik tutarak yardim ediyorsunuz ne kadar iyi insanlarsiniz derken ne hissettiklerini siz de hissediyorsunuz. Verecek cevabimiz yoktu, onlarin problemi dert etmeyin dedik. Avrupa’da insanlar birbirlerini gorduklerinde selam bile vermezler. Nedenini anlamadilar, selam vermenin neden bu kadar zor oldugunu anlamalari mumkun degildi. Ilerleyen saatlerde Benten’in hikayesini ogrendik. Bir kiz, bir erkek kardesi var ve anne-babasini kaybetmis. Hem kendisi okula gidiyor, hem kardeslerini okutuyor. Malawi’de sadece ilkokul ucretsiz. Ilkokuldan sonra para odemek zorundalar. Benten’in hem kendi hem kardesleri icin para kazanmasi gerek. Bazen parasini odeyemediginde, ogretmeni siniftan gonderiyormus ve bu onu cok uzuyor. Cok cabaliyor, cok caliskan. Grubumuzdan Richard, Zanzibar’da ayrilmadan once, cocuklar icin getirdigi ama tamamini dagitamadigi defter ve kalemleri bana birakmisti dagitmam icin. BEnten’e ve kardeslerine verdim bir kismini. Cok mutlu oldu.

Malawi’de neredeyse tum cocuklar uyusturucu satuyor ve muhtemelen kullaniyorlar da, oradaki cocuklarin bir kismi da saticiydi, cunku yapabilecekleri hicbirsey yok, yoksulluk, yokluk, cok ciddi boyutta fark atiyor Malawi’de. Benten ve birkac cocuk daha kendini kurtarmayi basarmislardan. Umarim o ve kardesleri, okulunu tamamlar ve hayatlarini kurtrirlar. Eddie’nin anlattigina gore, bu cocuklar hic degilse calisiyor, ve hicbirseyi olmayan yetimler daha zor durumda… 


Yarin Kande Beach’e dogru yol aliyoruz…

Day 18 / 18. Gun - Iringa’dan (Tanzanya), Chitimba Beach’e (Malawi)

Day 18 / 18. Gun - Iringa’dan (Tanzanya), Chitimba Beach’e (Malawi)

2016.09.19

Timbuka! (Hi! - Merhaba!)

Malawi, Afrika’nin en fakir ulkelerinden.. yolculuk gercekten zordu, “yol”dan bahsetmek mumkun degil. 

Malawi’de ilk duragimiz Chitimba Beach. Lake Malawi’nin Kuzey kismi. Chitimba Beach’in sahibi Eddie ve Carmen. Hollandali cift 9.5 sene once buraya yerlesmisler. Eddie ic mekan tasarimcisi, arsayi aldiktan sonra bu kamp alanini yerellerle birlikte kendisi yapmis. sohbeti keyifli bir adam Eddie, hikayesini anlatti, 47 yasinda, bir donem Scorpions’la gitar calmis.. Afrika’ya ilk olarak, bizim gibi, bir overland turla Kenya ve Tanzanya’ya gelmisler, Daha sonra zaman icinde, Guney Amerika’yi gezmisler. Tekrar Afrika’da, Zambia’dan baslayip Guney Afrika’ya kadar inmisler. Ve sonunda, sehir hayatindan sikilip, yapabilecegim herseyi de yaptim diyerek, insan icin, yasamak icin baska alternatifler de olmali diyerek, internetten Malawi’deki araziyi bulup satin almislar. 8 ay icerisinde, Hollanda- Eindhowen’da herseyi birakip, Malawi’ye yerlesmisler. Tabi ki Afrika’da hicbirsey kolay degil. Yasadiklari hikayeleri dinlemek cok keyiflli. En kotusu; 1,5 sene once, hirsizlik icin vurulmus. 2 kursun gogsunden isabet etmis biri sekmis. Hollanda’ da arkadaslarinin israrina ragmen donmemis. Neden donup o hayata yeniden gireyim ki diyor, hayat burada! Gittiklerinde 37 yasindaymis, buradan hesapla benim de zamanim yaklasiyor galiba ;)

Eddie, ayni zamanda fotograf cekiyor, fotograflariysa gercekten cok guzel, asagidaki linke goz atmanizi tavsiye ederim.

Chitimba Beach, gezimiz icerisinde benim icin en zor durak oldu, harika dogasi, gece denk geldigimiz kizil ay dogumuna ragmen, bocekleriyle korkulu ruyam oldu. 18 gundur boceklerle ilgili herhangi problem yasamamistim, ama, sanirim gol’den dolayi (durgun su) etrafta inanilmaz cok bocek var. Sadece bocekler degil, cadiri ilk kurduk, yilanla burun buruna geldim ama onu dert etmiyorum, benimkisi malum, eklem bacaklilar :) Bakalim Malawi nasil gececek gorecegiz…

Bugun ve yarin buradayiz. Yarin Livingstonia dagina tirmanacagiz, dagdaki selalede yuzecegiz.. 

Gol konusuna gelince; konu aydinlandi, durgun su olmasi nedeniyle bir tur parazit varmis ve deriden gecebiliyormus, ancak Eddie, Maja ve okuduklarimiza dayanarak bir problem yokmus. Bu parazite karsi da bir hap varmis ve gole girsek de girmesek de bu haplardan kullanacagiz, dus aldigimiz sular sterilize olsa da hapi almanin zarari yok. Eddie ve Maja’ya gore hapa da gerek yok, Eddie ve esi 10 yildir hergun yuzuyor ve hic kullanmamislar. Ama tedirgin oluyorsaniz alin diyorlar. Eddie, chitimba’da gunduz timsahlarin olmadigini, daha dogrusu yerellerin girdikleri yerden girersek, onlarin timsah olmayan bolgelerde yuzduklerini soyledi ama zaten yarinki tirmanistan sonra yuzmeye firsatimiz olmayacak. Chitimba’da yuzmeyi esgectik ama Kande’de gole girmeden gitmemeye karar verdik.


Ve, Kenya ve Tanzanya’da kullanilan Swahili dilini birakip, Malawi’de kullanilan Chicewa diline gectik. Genel bilgi olarak sunu soyleyebilirim, herkes Ingilizce konusuyor. Kendi aralarinda yerel dillerini kullandiklari kadar Ingilizceyi de kullaniyorlar. 

Day 17 / 17. Gun - Mikumi’den Iringa’ya (Tanzanya)

Day 17 / 17. Gun - Mikumi’den Iringa’ya (Tanzanya)

2016.09.18

Su bir kac gun surekli yoldayiz, Malawi’ye ulasana kadar… Yollar cok kotu, truck zaten rahatsiz, 2 saatlik yolu 5-6 saatte gidiyoruz. Kisacasi yol fazlasiyla yormaya basladi.

Bugun ku kampimiz, Iringa’da, Kisolanza Farm House. 17 gundur, ister camp alani, ister otel olsun, sicak suyun ne demek oldugunu unutup, soguk suyla dus almaya o kadar alismistik ki, sicak otesi su bulunan bu ilk kamp bize cennet gibi geldi. Sicak suyu kazanlarda odun atesi ile isitip 24 saat boyunca, kurduklari tesisatla, duslara kadar goturmusler, sistem ilginc ama keyifli.

Bir diger farkli konuysa, ilk kez, burada, uyaracak bir konu olmadigini ve rahat olabilecegimizi soylediler :D 

Surekli aracta yolculuk halindeyiz ve fazlasiyla hareketsiz kaliyoruz, bugun yapacak hicbiseyimiz olmayan bir kampta olunca hep birlikte kendimizi once gym’e verdik, sonra kizlara karsi erkekler futbol oynadik, o kadar yapacak birseyimiz yoktu :D cocuklar gibi sendik :D Kendimizi Survivor’da gibi hissediyoruz :D Yolculugumuz, durumumuz, yasadiklarimiz :D Kulisler de zaman zaman donuyor ama hala baris icersindeyiz, adadan gonderilen olmadi :D 
Hayal ettiklerinizi, ozellikle de cihtimal vermediklerinizi yasamak oyle farkli hissettiriyor ki… Herkes icin hayallerinizin gerceklesmesini diliyorum ve soyleyebilecegim teksey var, yapilamaz diye birsey yok, yapilamayacagini dusunmek diye birsey var. Tek gereken ve cogunlujla yapamadigimiz sey, her zaman; ‘ilk adimi atmak’. Gerisi zaten geliyor…

Aksam yine ates basindayken, etrafta gozler gorunmeye basladi, hepimiz aah sirtlanlar deyip gectik :D her gun daha cok alisiyoruz burada bulunma haline :D
Marin tum gun yoldayiz, Malawi’ye geciyoruz. Sabah 4.30’da hareket… 

Malawi’ye gelince; yarin aksam/gece Chitimba Beach’de olacahiz, 2 gun sonra Kande Beach’de. 4-5 gun Lake Malawi golune girip guneslenme hayalimizse, bugun suya dustu. Oncelikle Chitimba Beach’te gole girmemize izin vermiyorlar cunku timsahlar varmis :D Kande beach’te ise, guvenli alanlar varmis, gosterilen bolgelerde girilebilirmis ama hava karardiginda girmemek gerekiyormus, cunku yine timsahlar gece golden gecip nehire ulasiyorlarmis. 


Ama asil konu, her halukarda, gole giremeyecegiz, soyleki; Malawi ile ilgili bugun ogrendiklerimi daha once bilmiyordum. Katilanlardan biri sorunca, konudan bahsettiler, ona da doktoru soylemis, bizimkiler bahsetmemisti. Malawi’de bir tur parazitten bahsediliyor, su yoluyla bulasiyor. Golde yuzmemek, dus almamak gerekiyor. Maja, olabildigini ama kararin bize ait oldugunu, cunku kimilerinin bunu onemsemedigini, kimilerininse Malawi’yi bu nedenle pas gecebildigini soyledi. Grupta bir kisi haric herkes yeni ogrendi. Kisacasi, golde yuzme hayalini gectik, onumuzdeki 4-5 gun icin, bugun aldigimiz guzelim sicak dus son oldu… Gorunen o ki; Malawi, biraz sikintili gececek…

Day 16 / 16. Gun - Dar Es Salaam’dan Mikumi’ye (Tanzanya)

Day 16 / 16. Gun - Dar Es Salaam’dan Mikumi’ye (Tanzanya)

2016.09.17

Bugun yine yolda gecti… Yaklasik 3-4 saat surmesi gereken yolculuk, 8-9 saati buldu. Mikumi’deki kampimiz Tan Swiss Mikumi. geceyi burada gecirip yarin Iringa’ya dogru yol alacagiz. 

Bugun free wi-fi’miz vardi ve hizi da yeterliydi, ancak anladigimiz kadariyla, burada free wi-fi dedikleri sey kotali. Asahi yukari 1 gb kotalari var ve herkes ayni anda yuklenince kota doluyor. Kisacasi, guncellemeler paylasacagimi yazmistim ancak sadece bir kac dakika sonra yine internetimiz yoktu. Su ana kadar haber bekleyen, merak edip mesaj atan herkese cok tesekkurler, dusunuldugunuzu bilmek cok guzel…


Day 15 / 15. Gun - Kendwa (Zanzibar) - Stone Town - Dar Es Salaam (Tanzanya)

Day 15 / 15. Gun - Kendwa (Zanzibar) - Stone Town - Dar Es Salaam (Tanzanya)

2016.09.16

Hakuna Matata! (No problem!- Sorun yok!)

Sabah kahvaltidan sonra sahilde son bir yuruyusun ardindan yola ciktik. Stone Town uzerinden Dar Es Selam’a tekrar gececegiz. Ogleden sonra Hint Okyanus’unda bir kac saatimizi daha gecirip bu bolumu bitiriyoruz ama Tanzanya’ya devam.


Yarin sabah aramizdan ayrilanlar olacak, onlara veda ettikten sonra yola cikacagiz. Grup acisindan cok sansliyiz, birbirine uyum saglayan ve iyi anlasan insanlar biraraya toplandik ve hersey cok keyifli.

Day 14 / 14. Gun - Kendwa (Zanzibar)

Day 14 / 14. Gun - Kendwa (Zanzibar)

2016.09.15

Hakuna Matata! (No problem!- Sorun yok!)

Gun tembellikle gecti :))) Kendwa gercekten guzel, deniz harika, hava sicak ama sansimiza bulutlu, ara ara hafif yagmurlar yagsa da, yagmurda denize girmek de keyifli :D Yagmurda herseyi yapabilecek kapasitemiz var :D 

Sahil boyunca balikci cocuklar, ahsap kanolar ve saticilari gorebilirsiniz. Gormemeniz mumkun degil, Stone Town’daki gibi, burada da herkes yaniniza yanasip sohbet etmeye calisiyor ve birakmiyor sizi. Sahilde bir yuruyus yapmayi istediginizde, biri gip biri geliyor yaniniza, baslarda sohbet etmek de hosunuza gidebilir ama sakince yuruyus yapma sansiniz kalmiyor, bir sure sonra bu sicakliktan sikiliyorsunuz. Gerci, yaklasanlarin cogu satis yapan ufak kulubelerde calisanlar. 

Tanzanya’da heryerde gorup, pazarlik icin yeterince zaman ayiramadigimdan alamadigim yagli boya resimleri burada rahat rahat begenip pazarligimi yapip alabildim :)  Bu arada, Tanzanya boyunca, yagli boyalarin yani sira batik resimler de cok yaygin. Ve tabiki onlardan da aldim :))

Ve evet, tum Afrika’da herseyi siki pazarlikla almaniz gerekiyor. Mesela; 50 dolarla basladiklari herhangi bir seyi 5 dolara alip, 2 adim otede aynisina 80 dolar istediklerini gormeniz en normal sey burada. Ha tabi su da var, 5 dolara aldiginiz o seyi avrupa da ena z 15-30 euro arasina alirsiniz. Insanlarin gunluk gecimi ya da kazanimi 1 dolar civarinda imis burada ve 1 dolar fazlasiyla iyi paraymis.


Zanzibar’a geri donersek, hersey guzeldi, yarin yine yola cikma zamani…

Day 13 / 13. Gun - Stone Town - Prison Island- Kendwa (Zanzibar)

Day 13 / 13. Gun - Stone Town - Prison Island- Kendwa (Zanzibar)

2016.09.14

Hakuna Matata! (No problem!- Sorun yok!)

Sabah, Stone Town’dan ayrilip Prison Island’a ahsap teknelerle gectik. Kendwa’daki zamanimizi kisaltmak istemiyorduk ama Prison Island’i merak ettigimiz icin son anda karar verip yarim gunumuzu ayirdik. Prison Island, sari humma olan kolelerin karantinada tutuldugu ve yine kole ticaretinin devam ettigi ada. Adada su anda, sonradan getirilen ve burada yasayan dev kaplumbagalarla vakit gecirip sonrasinda snorkel yapabiliyorsunuz. Acik konusmak gerekirse; zamaninizdan calmayin. Kamplumbagalar tamam ama adanin da bi esprisi yok, ya da en azindan acikta denize gireriz dedigimiz, snorkelle dalis da tamamen bos cikti, gorulecek pek birsey yok. Manzara guzel mi, guzel, ama Kendwa’da da guzel. 

Ayrica eger ki snorkel yapmak gibi bir niyetiniz varsa en azindan agizliginizi yaninizda goturun, bizim aklimiza gelmemisti.

Donuste, tekrar Stone Town’dan hareket ederek 1.5 saatte Zanibar’in Kuzey sahilinde yer alan Kendwa’ya ulasiyoruz. Otelimiz, Sunset Bungalows Kendwa. Sahil cok guzel demeye gerek var mi bilmiyorum.. Rahatlama zamani…

Basta pek niyetli degildik, sadece sahilde rahtalamayi tercih etmistik ama daha sonra gun batimi icin ahsap teknelerle acilmaya karar verdik. Yerinde bir karar oldu… Hava bulutlu oldugu icin gun batimini yakalayamasak da, acik denizde yuzmek keyifliydi. 

Zanzibar’da, yerel yemek olarak, coconut soslu deniz urunlerinden deneyebilirsiniz. Tanzanya mutfagi cogunlukla Hint, biraz da Arap yemeklerinden olusuyor. Zanzibar’da ise, yine Hint tadini andiran soslarla hazirlanan deniz urunleri agirlikta. 

Yarin hic bir aktivite yapmadan, biraz da gec uyanarak, sahilin tadini cikaracagiz…


Hakuna Matata!

Day 12 / 12. Gun - Dar Es Salaam’dan (Tanzanya), Stone Town’a (Zanzibar)

Day 12 / 12. Gun - Dar Es Salaam’dan (Tanzanya), Stone Town’a (Zanzibar)

2016.09.13

Hakuna Matata! (No problem!- Sorun yok!)

Zanzibar’da mottomuz; Hakuna Matata! Hersey bir sekilde Hakuna Matata’ya baglaniyor :D Ve Zanzibar’da hic problem cikmiyor!

Zanzibar’a Dar Es Salaam’dan feribotla geciyoruz, hala Tanzanya’da olmamiza ragmen, pasaport ve asi kartlarimiz kontrol edilip damgalaniyor. Ilk durak Stone Town, otelimiz Safari Lodge. 

Dun aksam yine ciddi bir dizi uyari brifingi aldik, ama bu kez insanlara karsi… Uyarilar daha cok, Dar Es Salaam ve Zanzibar’da hirsizligin cok yaygin olduguna ve tekil hareket etmemize yonelikti. Bir diger uyari da, ozellikle yolda ve Stone Town’da kadinlarin sort giymemeye ozen gostermesine karsiydi. Daha once de okumustum, Maja’nin da uyardigi gibi musluman ulke ve giyim konusunda saygi gosterilmesini bekliyorlar, anladigimiz kadariyla tepkileri cok sert. Acacia ile seyahat eden birinin bacaklarina asit atildigi hikayesi de varmis ama yine fazla abartildigini dusunuyorum, sonucta bireysel gezen insanlar bu kadar farkinda olmadiklari icin gayet rahat giyimlilerdi ve kimsenin sikinti yasadigina tanik olmadik. Ha su var ki, rahat hissetmeyebilirsiniz, cunku hos karsilanmiyor. Zanzibar boyunca rastlayacaginiz fil desenli salvarlar, hem edinebiliceginiz keyifli hatiralardan, hem de sicak havada ve aksamlari sivrisineklere karsi rahatligiyla hayat kurtaran detaylardan…

Insanlara gelince; bayram dolayisiyla tum sokaklar kalabalikti, insanlar gece gec saatlere kadar, ailece, coluk-cocuk disarida ve sahil kenarindaki bayram alanindaydilar. Yerel acik tezgahlarla dolu bayram alaninda tum halk suslenmis, yerlere serdikleri battaniyelerde piknik modundaydilar. Ve ister sokak aralarinda olsun, ister bayram alaninda, herkes mutlaka Jambo! diyip nasil oldugunuzu soruyor, kimi yanasip sohbeti uzatiyor. Cocuklar ya da kadinlar, sanki cok ilginc bir seymissiniz gibi size hafifce dokunuyor, donup baktiginizda Jambo! diyip cekingen gulumsuyorlar :) Turistlere aliskin olmalari gerektigini dusunuyorum ama neden bu kadar ilginc ve dokunulamaz gorundugumuzu hala cok anlamis degilim :) Insanlar cok yardimci ve cana yakinlar, bize yapilan uyarilardaki gibi cekinilmesi gereken tek sey yasamadik. Belki de bayram oldugu icin ve herkes sokakta oldugu icin sansliydik. Normalde sanirim daha issiz oluyor sokaklar ve belki o zaman duydugumuz gibi tehlikeli bir hal aliyor olabilir.

Stone Town; adindan anlasilacagi gibi, Tas Sehir… Sehirde tum binalar tastan yapilmis. Gunduz yapabileceginiz seylerden biri, spice (baharat) turuna cikmak, tum baharatlari taze bitki halleriyle yerinde agaclarinda tanitan bir tur, ilginizi cekiyorsa katilabilirsiniz. Sonunda, Hindistan cevizi agacina tirmanan 60 yaslarinda ki adamin performansini izleyip, bolca tropikal meyve tadabiliyorsunuz. Onurtan’in Hindistan cevizi performasini tirmanan adaminkiyle birlikte yayinliyorum :D Bu arada, hindistan cevizi agacina cikmak oyle basit bi is degilmis… 

Sehirde ise; sokaklarda mutlaka gezinin, sehrin o dar sokaklari, girip cikilan dukkanlari, sehri tum otantik haliyle yasatiyor. Pazar yerindeki karmasa, acikta satilan etlerin bulundugu mezbaha ve insanlar.. Birlikte yaptigimiz gezi bittikten sonra, gruptan ayrilip tek basima yeniden sokaklarda dolastim, gercek Afrika’yi gormek icin deneyimlenmesi gereken biryer Stone Town. Ama tum bunlar icin 1 tam gun yeterli, sahil seridinden bosa fazladan gun calmayin :D

Son olarak kole pazarina da ugrayin, gercekten cok aci seyler yasanmis zamaninda, Afrika’nin bu tarafina da dokunmadan gitmemek gerek.. 

Ve yemekler.. Sansliydik, cunku aksam, sadece bayram zamaninda kurulan festival alaninda  acik tezgahlarda her turlu yerel yemek, cogunlukla et ve deniz urunleri satiliyordu. Birlikte gittigimiz grup, restoranda yerel yemekler yemeyi tercih ettiler ama biz bu ortami bulmusken kacirir miyiz, zehirlenir miyiz acaba diye diye, el arabalarindaki herseyden yedik. Gayet keyifli ve lezzetliydi. Insanlarin arasinda, sehri iliklerine kadar hissettik tum aksam. 


Ve insanlar; dedigim gibi hepsi cana yakin, yardimci ve merakli :) Bizi cevirip bizimle konusmaya calisiyor, en azindan ‘merhaba’ diyorlardi. Insanlar ne deneyimliyor bilmiyorum ama benim tek olumsuz yorumum yok. Hakuna Matata!